27 Ocak 2009 Salı

Annem ile yeğenlerim Ersin,Emre ve Erdi.Ocak 2009
Yeğenim Sermin Kızı Eda ve oğlu Kaan ile.Ocak 2009

26 Ocak 2009 Pazartesi

ÜÇ HEKİM

Meşhur tıp üstadı FALCON son deminde iken etrafında toplanan meslektaşlarına”Ölümüme üzülmeyin.Arkamda üç tane hekim bırakıyorum” demiş.Başucundaki doktorlar hemen ağzından çıkacak isimleri işitmek için heyecanla üzerine eğilmişler.FALCON saymaya başlamış.SU,HAREKET,PERHİZ

Bu üç hekimi tanımayanımız yok.Önemlerini de çok iyi biliyoruz.Fakat sağlık elden gitmeden hastalıkla adeta dans ediyoruz.Hastalık başımıza geldiği zaman ise metanetimizi koruyamıyoruz.Hastalık bizi alt etmeden önce biz kendimizi yataklara düşürüyoruz.Akıbetimiz de hiç iyi olmuyor.

İnsan vücudunun % 86 sı su olduğu söyleniyor.Başta böbrekler olmak üzere susuz kalan hiçbir organ görev yapamıyor.Böbreğin önemini diyaliz hastasıbir kişiye sormak hiç kimseye nasip olmasın.Onun için günde en az 2-3 litre sağlıklı su içelim.Suyun hiç zararı yok.Faydası anlatılmakla bitirilemez.

İşleyen demir pas tutmaz atasözümüz mucibince bedenen çalışmalıyız.Allah rahmet eylesin kayınpederimin bir sözü vardı.”Boşta duracağına bedava çalış”derdi.İşimiz yoksa günde en az 45 dakika hızlı tempo ile yürümeliyiz.

Midemizi tıka basa doldurup balon gibi şişirmeyelim.Üç beyaz dediğimiz unlu gıdalardan,şekerli yiyeceklerden ve aşırı tuz kullanmaktan kaçınmalıyız.Unutmayalım herkes bu dünyaya bir defa geliyor.Bir defa daha gelme şansımız yok.Hatta geri gelmeye bir saatlik izin bile yok.O halde Allah’ın verdiği bu ömrü helal yolda sağlıklı bir şekilde kullanalım.Sağlığımızı ve canımızı korumak Allah’ın emirlerindendir.

Herkeze sağlıklı ömürler temenni ediyorum.

11 Ocak 2009 Pazar

HAPŞIRMAK

Hapşırmak; Nezle,grip,soğukalgınlığı gibi rahatsızlıklarda yada burnumuzun rahatsız olduğu ağır kokularda meydana gelen doğal bir refleks tir.Karın bölgesi nde,beyinde ve vücutta oluşan basınç kan damarlarına yoğun kan pompalıyor bu basınç kalbi koruyor.Hapşırığın tutulması ciddi sağlık sorunları doğuruyor.Uzmanlar tansiyon hastalığı ve bayılmatehlikesi olmayan kişiler hapşırıkla sağlıklı bir kalbe sahip olabilirler diyorlar.Yani hapşırığımız geldiğinde çekinmeden afiyetle hapşırabiliriz.

Peygamber efendimiz (S.A.)hapşırmak çok iyidir.Esnemek şeytan işidir.Hapşırdığınız zaman ELHAMDÜLİLLAH deyiniz.ELHAMDÜLİLLAH kelimesini duyanlarda YERHAMEKÜALLAH desinler buyurmuştur.

Başka bir yerden okuduğuma göre de,Hapşırdığımız anda kalbimiz tamamen duruyormuş.Hapşırma sona erdiği zaman kalbimiz çalışmaya başladığı için hayata döndük diye ELHAMDÜLİLLAH diyerek şükrediyoruz.Duyanlar da ÇOK YAŞA diyerek bize iyi temennilerde bulunuyorlar. Başka bir anlatımla da;

Hapşırdığımız zaman ağzımızdan ve burnumuzdan milyarlarca mikrobu dışarı atıyormuşuz.Bizi hasta edecek olan bu mikropları dışarı attık diye ELHAMDÜLİLLAH diyerek şükrediyormuşuz.O halde hapşırığımız tuttuğu zaman bol bol hapşıralım.Ama başkalarının yüzüne gözüne değil.mendilimizi tutalım.Mendil yoksa elimizi tutalım.En azından geriye doğru dönelim ki başkalarını rahatsız emeyelim,mikrop bulaştırmayalım.Herkese sağlıklı günler diliyorum

10 Ocak 2009 Cumartesi

ARILAR HAKKINDA


Bazı arıcılar derlerki:Arıcılık bir sevdadır.Bazı Arıcılar arıcılık vazgeçilmez bir olgudur.Bazı arıcılar bulaşıcı hastalık tabir ederler.Kim ne yakıştırma yaparsa yapsın yerden göğe kadar haklıdır hemde yüzlerce defa haklıdır.

Ben de merak edip akıl erdiremediğim öğrendiğim bazı detayları sıralamaya çalışacağım.Belki de benim bildiklerim sizlerin bilip te unuttuklarınız kadardır

1.Bir kovan içinde sadece bir adet ana arı vardır.ömrü 5-7 yıldır.

2.Bir kovanda 10 000 ile 80 000 arasında işci arılar vardır.ömürleri ortalama 42 gündür.

3.Bir kovanda 400 ile 600 adet erkek arı vardır.Ömürleri 4-5 aydır.

4.Ana arı ömründe bir defa erkek arı ile çiftleşir.Ömür boyu kullanacağı spermleri sperm keselerine depo eder.

5.Genç bir ana arı günde 2-3 bin yumurta yapar.

6.Bir kovan arıyı idare eden ana arı kendini besleyemez.Onu işci arılar sadece arı sütü ve polen karışımı ile beslerler.

7.Ana arı istediği zaman döllü yumurta yapar ki bundan işci arılar doğar.İstediği zaman dölsüz yumurta yapar bu yumurtalardan da erkek arılar doğar.

8.Ana arı ile çiftleşme mutluluğuna erişen erkek arı bunun karşılığını canı ile öder.Hemen ölür.

9.Ana arı çiftleşme uçuşunda erkek arıları cezbeden koku yaymasına rağmen oğul çıkarken işci arıları da cezbeden koku çıkartır

10.Arılar petek yapımında ve diğer işlerde orijinal mühendislik ve mimarlık örneği gösterirler.Peteklerdeki altıgen gözler diğer çokgenlere göre kenar uzunluklarının toplamı en kısa olan şekil olup en az malzeme şle yapılıp içine en çok malzeme alırlar.

11.9,9 Kilogram bal depolayabilmek için 35 000 hücreden oluşan bir petek üretirler.

12.Balın dökülmemesi için petek hücre gözleri 13 derece eğimlidirler.

13.Arılar bir kilogram petek örebilmeleri için 8 kilogram bal tüketmek zorundadırlar.

14.Bu günkü bilgisayarlar saniyede 16 milyon işlem yapabilirken arı beyninin işlem sayısı 10 trilyondur.

15.Arılar 500 gram bal temin edebilmek için 3 750 000 defa çiçeğe konup kalkarlar.

16.Bir kiloram bal için 40 000 arı 6 milyon çiçeği dolaşmak zorundadır.

17.Bir peteği bal ile doldurabilmek için 100 000 000 çiçeğin nektarını emiyorlar ve 100 bin km.kanat çırpıyorlar.

18.Penisilin alerjisi olanları arı sokarsa ölüm tehlikesi olabilir.Hemen doktora başvurulmalıdır.

19.Bir arının dünyayanın etrafını dolaşabilmesi için iki yemek kaşığı bal yeterlidir.

20.Arılar kovan içersinde yaşlarına göre öyle iş taksimi yapmışlarki görevini yapmayan hiçbir arı bulunmamaktadır.

21.Tarlacı arılardan bal,.polen,su v.s.getiren arıların yüklerini kovan içindeki diğer arılar yardım ederek gözlere yerleştiriliyor.

22.Bir arının getirdiği suyu kovan içersindeki 18 arıya kadar paylaşılıyor.

23.Bal içersinde bakteriler kesinlikle bulunamazlar.

24.Dünyada bozulmayan tek gıda maddesi baldır.

25.Kovanın uçma deliğinden giren çıkan onlarca arı hiç trafiği aksatmadan birbirlerini engellemeden hareket ederler



1 Ocak 2009 Perşembe

ARICILIĞA NASIL BAŞLADIM

Çocukluğumda rahmetli babamın 10-15 adet arılı kovanı vardı.Tabiki kovanları ince uzun tahtalardan çakılmış gayrimuntazam kovanlardı.Mayıs ayından Haziranın yirmibirine kadar yani hıdırellezdan gün dönümüne kadar arılığın önünde oğul beklerdik.Gün dönümünden sonra beklemezdik.Hani bir söz var.Sabah erkeğinden sonra kalkan karıdan,Ağustostan sonra ekilen darıdan,gündönümünden sonra oğul olan arıdan fayda çıkmaz.Ne derece doğrudur yorum sizlerin.

Oğul kovandan çıkar çıkmaz elimizde kaşık ve tabak birbirne vurarak defalarca KONDALA diye bağırırdık.Zira bizim arıları babam Türkçe öğretmişti ve kondala deyince dala konuyorlardı.(Şaka) Her ne kadar teknik kabul etmese de oğula sesler çıkarmak kum toprak gibi cisimler atmak oğulu etkiliyor.Ben buna defalarca şahidim.

Oğul genellikle meyve dallarına konardı çünkü her taraf meyvelik.Oğulun bulunduğu dal urganla bağlanıp testere ile kesilip altta hazırlanmış,oğulotu ile pekmez şerbeti sürülmüş kovanın önüne oğul bırakıldığı an oğul serüveni bitmiş mutlu sona ulaşılmış olurdu.

Ben o zamanlar en çok arı sokmasından ve hastalandığımda iğne yaptırmaktan korkardım.

Okulda arıcılık dersi almıştık.Arıcılık hocamızın adını unutmuşum ama lakabı dadan idi(Dadant kovanlarından alma)Çok sempatikti.Arıcılığı bize çok iyi sevdirmişti.Hatta bir parmak bal yiyen hasta olmaz.bir gram arı sütü yiyen ihtiyarlamaz derdi.

Mesleğimin ilk yıllarında da arıcılık seminerlerine katılmıştım.1996 yılında biraderm fakir fukara fonundan 4 adet arı almıştı ve arılar bir yılını doldurmadan sönmüşlerdi.boş kalan kovanlar da canımı bir hayli sıkıyordu.

Dairede ben arabalarla ilgileniyordum.Şoför kıtlığında Kaymakamlık onayı ile araba kullanıyor arkadaşları göreve getirip götürüyordum.Arıcılıkla ilgilenen arkadaşlardan Ömer KIYICI’yı,Hayrettin YAZICI’yı ve Hüseyin İSPİRLİ’yi göreve defalarca götürmüştüm.Bogazkaya Köyünden Hüseyin TEMEL’den bir adet arı böldük.Köy uzak olduğu için ilgilenemedik onu da söndürmüştük.2000 yılında Arkadaşım Hüseyin İSPİRLİ ile hemen hergün arıcılara gidiyorduk.Artık arıları da iyiden iyiye sevmeye başlamıştım.Boş kalan 5 kovanımı doldurmak istiyordum.Arkadaşım Hüseyin Bey de arı almak istiyordu.Böylece kararlaştırdık ve 2 şer kovan arı satın alarak biz bu işe başladık.

Sebepsiz ölüm, vesilesiz görüm olmazmış.İyi bir vesile oldu arıcı olduk.Kötü işlere başlasaydık akibetimizde kötü olurdu.Allah verirse hayırlısını versin.Şerden cümlemizi korusun(Amin)

BİN DEFA DİKKAT

Askerlik görevimi ifa ederken Doğu Karadenizin sonlarına doğru bir ilçede J.Bl.K.lığında görevliydim.Terhisime iki ay kadar kalmıştı.Yazıhanede telsizin başında idim.Her üçüncü çeyrekte çevrime çıkar ileti alışverişinde bulunurduk.

Telsiz odamızın tam köşesinde idi.Sol tarafımdaki pencereden ana caddeyi çok iyi görebiliyordum.Oda kapısının hemen yanında Komutanın postası Er Nuri(Gerede’li) oturuyordu.Uzman Çavuşum da masasında yazı yazıyordu.

gün Alay Komutanımızın denetlemeye geleceğini biliyorduk.Ben çevrimde iken Alay Komutanımızın bölüğümüze girdiğini görmeme rağmen Uzman Çavuşuma bunu söylemem gerekirken ihmal ettim ve söylemedim.Aradan iki dakika geçmeden Alay komutanımız yazıhanenin kapısının önüne geldiğini gördüm.Er Nuri Uzman Çavuşumuzun dikkatini çekmesi gerekirken yerinden bile kalkmadan sessizce duruyordu.Bu sırada ben dikkat çekmem gerekirken alaydan mesaj almakta olduğum için ben de sessiz kaldım.Alay Komutanımız Nuri’nin kulağından tutarak yukarıya kaldırdı.”Neden DİKKAT “ çekmedin dedi.Nuri!nin adeta dili tutulmuştu.Hiç bir şeye cevap vermiyordu.Alay Komutanımız Nuri!ye “şimdi aşağıya denizin kenarına inip bin defa dikkat diye bağıracaksın” dedi.Alay Komutanımız gideli beş dakika olmuştu.Nuri dikkat çekmeye devam ediyordu.İkinci kattan Nuri’ye seslendim ve kaç tane oldu dedim.Bana dört parmağını gösterdi.Yani 400 oldu demişti.Yeter Alay komutanı gitti demişsemde nuri yüz defa daha dikkat….dikkat…demişti.

Aslında o suça gerçekten bende ortaktım.Belkide ben daha çok suçluydum.Ama Alay Komutanımız hakikaten baba adam olduğu için Nuri’yi yalnız cezalandırmıştı.